27 Aralık 2011 Salı

5 ve 4 yy da grek resim sanatı





          M.Ö. 5. YÜZYILIN 2. YARISI   4. YÜZYIL
          M.Ö. 5. YÜZYILIN İKİNCİ YARISI
          Bu döneme gelindiğinde, Polygnotos’un figürlerinin yüzlerinin ve vücutlarının 4/3 dönüşlü verilmesiyle elde edilen hacım görüntüsüne bir yeni uygulama eşlik etmeye başlar: Gölgelendirme.
          Bu yöntem resim sanatında hacmi sağlayan en önemli unsurlardan biri olan ışık-gölge tekniğinin ibaşlangıç safhasını oluşturur. Bu uygulamada önce figürlerin elbiselerinde, elbise kıvrımlarının verilmesinde, daha sonra da yüz dışında kalan vücutlarının belli bölgelerinde kasları belirlemek üzere,
          ve herhangi bir ışık kaynağının etkisi olmaksızın, koyulaştırmalar yapılmış, böylece, figüre bir plastiklik, yani hacım kazandırılmaya çalışılmıştır.
          Işık-Gölge
          Bu tekniğin ilk kez kim tarafından uygulandığı konusu karanlıktır. Plinius, Atinalı Apollodoros adlı bir ressamın pencereden gelen ışığın figürde yarattığı aydınlığı ve diğer kısmın ışık gelmemesi nedeniyle karanlık kaldığı uygulamasını ilk defa yapmıştır der ve bu uygulamanın, bir başka usta olan Zeuxis tarafından da başarılı bir biçimde uygulandığını belirtir
          Işık-gölge uygulamaları için de elimizde orijinal örnekler bulunmasa da, özellikle vazolardan yola çıkarak bu ilk uygulama konusunda bazı değerlendirmeler yapılabilir. Örneğin Kleophrades Ressamının sivri dipli amphorası üzerindeki menadın saçında bazı koyulaştırılmaların yapılması…
          Ya da Akhilleus Ressamının bir beyaz zeminli lekythosu üzerinde yer alan Musa’nın koyu kahverengi şalının belli yerlerinde açık renkler kullanarak, kıvrımların belir-til-meye çalışılması..
          Parthenon dönemi olarak da adlandırılan bu dönemin resim anlayışının özelliklerini yansıtan eserlerden biri Akhilleus Ressamına atfedilen bir beyaz zeminli lekitos üzerindeki Musa betimlemesidir (32/7). Fildişi tondaki vazo zemini üzerine yine vazo bezeme tekniğinde yapılmış olan figürün sarı renkteki ince hitonunun üzerinde kalçasını, kucağını ve bacaklarını kapatan kahver enkteki kumaş üzerinde kıvrımların verilmesi açık tonda bir boya ile sağlanmış, koyu renkteki kumaşa bu yolla bir hacim kazandırılmak istenmiştir. Buna karşılık kadının vücudunun çıplak kalan kısımlarında böyle bir uygulama yoktur. Eser M.Ö. 440 yıllarına tarihlenir.
          ATİNALI APOLLODOROS
          Kendisine Skiagraphos (skia gölge), yani ışık-gölgeci lakabı da verilmiştir. Plinius’a göre en parlak dönemi 93. Olimpiyad sırasındadır (M.Ö. 408). Eserlerinde gerçekleştirilen gölgelendirme ile figürlerde hacimlandırma kazandırılırken, herhangi bir mekan derinliğinin olmadığını söylemek gerekir.
          Ruvo’da bulunan Talos krateri’nin ana sahnesinin ortasında yer alan Talos (Mitolojide Girit’te yaşadığı kabul edilen ve yabancıların Girit’e girmesini engelleyen, demir vücutlu dev) figürünün gövdesi sahnede yer alan ve kırmızı figür tekniğinin kurallarına göre betimlenen diğer figürlerden farklıdır. Burada sanatçı (Talos Ressamı) önce Talos’un gövdesini beyaz boya ile belirlemiş  vücudun ayrıntılarını kabarıklıklarını açık kırmızı-sarı boya ile yaparak ve bu ayrıntıları bir parça da gölgelendirerek belirlemiştir. Bu yöntemle bir yandan Talos’un gövdesinin demirden yapılmış olduğu vurgulanırken, diğer yandan da vücudunun kabarıklıkları verilerek figürün hacım kazanmasına çalışılmıştır.
          Boiotya’da Thebai’de bulunan ve Mnason adlı bir askere ait olan kireç taşı plaka üzerinde büyük bir olasılıkla mum boyalarla yapılmı, ancak gümümüze ulaşmamış betimlemenin sadece eskiz çizgileri görülmektedir.Figürün dışında kalan alan koyu bir fona sahiptirve böylece figür ön plana çıkmıştır. Figüre  4/3 lük dönüşte yaptırılmış olup, kalkanı kendisine siper etmiş karşısındakine saldırıyor pozda betimlenmiştir. Başında konik bir miğfer bulunmaktadır. Bacakların-dan biri cepheden diğeri yandan gösterilmiştir. Figürün yüzünde, göz çukurunun burun kanadının belli edilmesi amacıyla koyulaştırmalar yapılmıştır.
           Buna benzeyen bir başka stel Rynchron’a aittir.
         
HERAKLEIALI ZEUXIS:
                         Apollodoros’un ortaya koyduğu gölgelendirme ile, figürlere plastiklik kazandırma yöntemini en geniş anlamda uygulayan ZEUXIS, Apollodoros’un hem genç bir çağdaşı, hem de onun ardılıdır. Onun, Apollodors’un açtığı kapıdan giren ilk ressam olduğu da vurgulanmıştır.
          Zeuxis Herakleia'lıdır, ancak bilinen 10 Herakleia kentinin hangisinden olduğu kesin değildir. Ressam hakkında Plinius’un verdiği bilgilerden başka, çağdaşı olan Platon, Xsenophon ve Isakrates’de bilgi verir. Sanatçının 88. olimpiyat yılında yani M.Ö 428 lerde faaliyet gösterdiğini belirten kaynaklar yanında, Plinius onun çalışma yıllarını 95. 94.  Olimpiad yılları olarak gösterir. Önemli bir belge de onun Makedonya Kralı Archelaos’un(M.Ö. 413-399) sarayında çalışmış olduğudur. Bütün bu verilerden yola çıkarak, Ressamın  420-390 yılları içerisinde faal olduğunu söyliyebiliriz.
          ESERLERİ
          Lukianus’u bildirdiğine göre, “bu çok tanınmış ressam, kahramanları, tanrıları veya savaş sahnelerini içeren bilinen konuları hiç yada çok az resmetmiş, buna karşılık hep yeni şeyler bulmak peşinde koşmuş, sanatını zirveye taşımıştır”. Mitolojiden, Zeus ve Eros ile ilgili konular, “Duvara asılmış Marsyas, yanında, asıl olarak atletler, yaşlı kadınalar gibi, tek figürlere dayalı tasvirlere önem vermiştir.
          ZEUKSIS
          Restore edilmiş bir mermer plaka üzerinde yer alan Herakles-Kentauros mücadelesinin işlendiği tasvir Zeuxis'e izafe edilir. Tasvirde ışık-gölge etkisi vardır. Kontur çizgilerini takip eden bir ışık-gölge sözkonusudur. böylece figürler hacim kazanmıştır. Ilk defa Apollodoros tarafından keşfedilen bu özellik Zeuxis tarafından doruğa ulaşmıştır.
          Atinalı Aleksandros
          Herkulaneum’da bulunan ve Atinalı Aleksandros imzalı ve M.Ö. veya M.S. 1. yüzyıla ait mermer levha üzerindeki betimlemeler kesinlikle geç 5. yüzyıla ait bir orijinalin kopyesi olmalıdır. Üzerinde Leto ve Niobe’nin aşık oyunu betimlenmiştir. Çömelmiş olan bu iki oyuncunun geri planında betimlenen genç kızlar oyunla hiç ilgilenmiyormuş bir pozdadırlar. Kadınların yüzleri ve kolları gelenksel çizgi tekniği ile belirlenmişken, özellikle elbise kıvrımlarında uygulanan koyulaştırmalar, figürlere bir plastiklik sağlamıştır.
          IŞIK GÖLGE
          EPHESOS’LU PARRHASIOS

          Ephesoslu PARRASIOS olarak da bilinen ressam, Plinius’a göre, pano resminde ışık-gölge uygulamasının ilk ustalarından sayılan Zeuxis’ten sonra olduğunu söyler ve 90. Olimpiyat döneminde (M.Ö. 420 lerde) sanatının zirvesinde olduğunu belirtir. Bu ve diğer kaynaklardan elde edilen verilere göre, ressamın çalışma yılları M.Ö. 440 ile M.Ö. 4. yüzyıl başlarına, belki 390 yılları arasına yerleştirebiliriz.
          Babası aynı zamanda ressamın ustası olana Euenor’dur. Ressam kendisinin Apollon soyundan geldiğini ifade eder ve Apollon Parrasios olarak da anılır.
          SANATI
          Parrasios’un çalışma yılları büyük filozof Sokrates’ın yaşam yıllarına koşuttur. Sokrates’in ortaya koyduğu anlayışa ve onun felsefesine uygun olarak astronomi ve mitoloji yerine insan unsuru önem kazanmıştır. Sokrates’e göre Parrhasios’un sanatından söz ederek, onu sanatının zirvesine ulaşabilen bir ressam olarak niteler ve eskiz olarak kullandığı parşomenlerin, ağaç parçalarının başka ustalar tarafından model olarak kullanıldığını belirtir. Parrasios da yaşadığı bu döneme damgasının vuran filozofun anlayışına koşut olarak eserlerinin konularını, kendisinden öncekiler gibi tümüyle mitolojiden değil, bazı yaşayan kişilerin hayatından da seçmiştir.
          ESERLERİ
          Ressamın Plinius’ta (NH XXXV 71) zikredilen 26 eserinden bazıları şunlardır:
 Mitolojik kavramlar: 1- Hermes, 2- Dionysos, 3- Herakles Lindos’ta, 4- Herakles, Meleager ve Perseus (Rodos’ta); 5- Telephos, 6- Atina’lı Demos, burada 12 kişiden oluşan bir grup ya da alay betimlenmiş olabilir.  
  Portreler: 7- Kahramanlara ait ideal portreler, 8- Çelenkli çocuk ile bir rahip... (Eserleri hakkında daha fazla ayrıntı için dosyadaki fotokopiye bakalım)
          Sanatçının üslubunu bazı beyaz zeminli lekytoslar üzerindeki betimlemelere bakarak somutlaştırmamız mümkündür. Beazley’in Lekythos Ressamları olarak gruplandırdığı sanatçılara verilen bir gurup lekythos üzerindeki betimlemelerde Parrhasios'un eskiz çizim özellikleri görülür. Burada kendi mezartaşı üzerinde oturan bir genç görülmektedir. En dikkat çekici husus figürün kararlı çizgiler yerine eskizvari,kısa çizgilerle yapılmış olmasıdır. Buna karşın hacim kazandırılmıştır. Harekete uygun olarak vücut organlarında bazı kısaltmalar yapılmıştır. Figürün yüzünde ethos (heyacansızlık) vardır.
          M.Ö. IV. YÜZYIL RESİM SANATI:
          Ressamlar yüzyılın geleneği olarak kadın vücutlarını beyaz boya ile boyamışlar, yalnız erkek vücutlarında ışık-gölge yapmışlardır. Atina şehrine isim verilmesini konu alan tasvirde Athena'nın giysisinde ışık-gölge uygulandığı halde vücudunda bu uygulamaya gidilmemiştir.
          M.Ö. V. yüzyıldan itibaren, Hellenistik devirde mermer ya da pişmiş toprak steller resmin uygulandığı alan olarak ele geçmiştir.
                         Bu uygulamalar M.Ö. V. yüzyılın 2. yarısında çok daha iyi şekilde bazı ressamlar tarafından yapılmıştır. Bu ressamlardan adı bize kadar gelenlerden ilki Sokrates’in de övdüğü Ksenefon'dur. Ancak hakkında geniş bilgiye sahip değiliz.
                         Daha sonra ressamların ışık-gölge uygulamasında başarıya ulaştıklarını görürüz. Yüzyılın sonlarında veya M.Ö. 4. yüzyılda yapılmış Güney İtalya ve Kerç vazolarında çağın resim anlayışını göstermesi açısından önem taşırlar.
          M.Ö. 4. YÜZYIL
          M.Ö. 4. yüzyılın ortalarına doğru yeni bir klasikçilik akımı başlar. Bu safhada Phidias döneminin yüksek Klasik sanatı üslubuna ait betimlemeler yeniden ön plana çıkar. Dönemin her biri kendine göre bir üslup yaratan heykeltıraşları yanında, resim sanatında da özellikle insan figürü betimlemelerinde ön plana çıkan sanatçıları bulunmaktadır. Bunlardan biri olan  İSTHMOSLU EUPHRANOR bir tür Neoklasik akım diye de adlandırabileceğimiz akımın öncülerindendir
          M.Ö. 4. yüzyıl başlarında üretimi başlayan Gnathia vazolarında da, basit de olsa, ışık-gölge uygulamalarını görmekteyiz.
          İSTHMOSLU EUPHRANOR:
          EUPHRANOR aynı zamanda heykelıtraş olan bir sanatçıdır. Yaptığı Theseus figürünün  vücut renginin dana eti rengine yakın koyu kırmızı-kahverenginde olduğu; Parrhasios’un ise vücutları daha çok kırmızı boya ile yaptığı rivayet edilir. Ressamın ustası Thebaili Aristeides’tir. Ustası gibi, Euphranor da figürlerin  uzuvlarının oranları (proporsiyon) ile yakından ilgilenmiştir. Döneminin sanat anlayışı gereği, 5. yüzyıla ait figür tiplerini kullanmayı yeğlemiştir. Sanatçının eserlerinin yalnızca adları günümüze ulaşmıştır. Atina’daki StoaPoikile’de bulunan Zeus Eleutherios’un salonunda duvar resimlerinin bulunması, sanatçının çalışma yıllarının M.Ö. 4. yüzyıl ortalarına denk düştüğü hakkında bir fikir vermektedir.
          ATİNALI NİKİAS
          Euphronor’un yeğeni olan ATİNALI NİKİAS aynı zamanda onun öğrencisidir. M.Ö. 4. yüzyılın ikinci yarısında, daha çok Atina’da olmak üzere çeşitli yerlerde çalışan bir ressamdır. Heykelıtraş Praksiteles’in, Nikias’ın resimlerini takdir etmiş olduğu Plinius tarafından anlatılır. Nikias çağdaşı Apelles ile birlikte dönemin en büyük ressamları arasında sayılır. Nikias yaşamının sonlarına doğru, I. Ptolemaios tarafından onurlandırılmıştır. Çok verimli bir ressam olan Nikias daha çok tanrılar, tanrıçalar, kahramanlarla ve İskender’le ilgili resimler yapmıştır. Perseus-Andromeda konulu bir betminin olduğu belirtilir. Ayrıca bir Nekyia’sı (Mezar resimleri) vardır. Özellikle etkileyici görünümlü hayvan resimleri yapmıştır. Nikias, özenli bir biçimde ışık-gölge uygulayarak figürlerine heykel görünümü kazandırmıştır. Aynı zamanda ilk kez yanmış üstübeç ile elde edilen boyayı kullanmıştır.
          Pompei’de bulunan Perseus-Andromeda ve Perseus-Io resimlerinin Nikias tarafından yapılmış olan aynı konulardaki resimlerle stil bakımından Nikias’ın üslubuna oldukça uzak olsa da, yine de bunların ressamın eserlerinin Roma kopyaları olduğu üzerinde durulur.
          M.Ö. 4. Yüzyılın ortalarında ve ikinci yarısında artık gölgelendirme konusundaki uygulamalar artık iyice olgunlaşmıştır. Ancak hala ışığın geldiği yön tam belirgin değildir. Bu yüzden yüzyılın ikinci yarısındaki sanatçıların daha çok bu konu ile ilgilendikleri ve ayrıca zemin perspektifi konusunda yapılan çeşitli çalışmaların da artık olgunluğa eriştiğine şahit olacağız. Bu bağlamda AMPHIPOLISLI PAMPHILIOS, MELANTHIOS, PAUSIAS, NİKOMACHOS ve APELLES söz konusu faaliyetleri gerçekleştiren ustalar olarak tanınır.
          Amphipolisli PAMPHİLİOS
                Makedonya Kralı Philip ve İskender zamanında yaşayan, Amphipolisli PAMPHİLİOS’ un Sikyon’da bir resim okulu kurmuş olduğu anlatılır. Burada resim dışında Aritmetik ve Geometri derslerinin de verildiği, kendisinin aynı zamanda resim ve çizim sanatı üzerine kitaplar yazdığı belirtilir. A. Rumpf onun daha çok bir resim teorisyeni olduğundan söz eder. Atölyesinde yetişen öğrenciler arasında MELANTHIOS, PAUSIAS ve APELLES’in adları sayılmaktadır.
          KAZANLIK
          M.Ö. 4. yüzyılın sonundan sağlam kalabilmiş, bugün Bulgaristan sınırındaki Kazanlık'ta bulunmuş bir mezar duvar resmi fazla iyi araştırılmamış olmasına rağmen, resme bazı yenilikler getirilmiş olması açısından önemlidir. Mezar yuvarlak planlı ve kubbelidir. Mezarın dromos kısmında Amazonlar savaşı tasvir edilmiştir. Asıl mezar odasına göre biraz yıpranmıştır. Mezar odasında ise ölen kişinin yaşamına ait sahneler yer alır. Savaşa yada bir yarışa hazırlanma ve ayrıca bir ziyafet sahnesi yer alır. Dört atlı savaş arabası seyis tarafından hazırlanmaktadır. Atlar 4/3 dönüşlü verilebilmiştir. Yan yana 4 atın ayrı ayrı yöne bakmış olması ve göğüslerindeki 4/3 dönüş çok başarılı biçimde verilmiştir. Hacim kazandırmanın en güzel örnekleridir. Işık-gölge, kontur çizgilerine paralel koyulaştırma ile atlarda dikkati çeker. Figürlerin tasvirinde bu sistem kullanılmaz. Eskiz çizgi ile hacimlendirme dikkati çeker. Fırçayla önce figürlerin konturlarını belirlerken hem koyulaştırma kullanılır hem de gerekli yerlerde çizgi taramalarla ışık-gölge kazandırılmış olur. Işık olmayan kısımlar fırça darbeleri ile koyulaştırılmıştır. Kazanlık’taki bu figür eskizle yapılan koyulaştırmanın en eski örneklerindendir. Herhalde bu nedenle çizgiler kaba ve özensizdir diyebiliriz. Giyside de fırça darbeleri ile kazandırılmış kıvrımlar görülür. Bir başka figürde koyu kontur çizgileri ve biraz daha açık tonda onu takip eden hafif koyulaştırmalar figüre hacim kazandırmıştır. Sahnede görülen sandığın ışık giren tarafı ile girmeyen tarafı çok güzel ifade edilmiştir. Hacim kazandırılmış objeler ve figürler bize gerçek resmi verirler
          KAZANLIK
          Günümüzde Bulgaristan sınırında bulunan Kazanlık'takibir mezar odasının duvar resimleri ışık gölge konusunda yenilikler getirilmiş olması açısından önemlidir. Mezar yuvarlak planlı ve kubbelidir. Mezarın dromosunda Amazonlar savaşı tasvir edilmiştir. Mezar odasında ise, mezar sahibiyle ilgili sahneler yer alır. Savaş yada yarış arabası ziyafet, bunlara hediye getiren hizmerçiler yer alır.
          Fırçayla önce figürlerin konturları belirlenmiş, daha sonra, hem koyulaştırma kullanılır hem de gerekli yerlerde çizgi taramalarla ışık-gölge kazandırılmıştır. Işık almayan kısımlar fırça darbeleri ile koyulaştırılmıştır. Kazanlık’taki bu figür eskizle yapılan koyulaştırmanın en eski örneklerindendir. Herhalde bu nedenle çizgiler kaba ve özensizdir diyebiliriz. Giyside de fırça darbeleri ile kazandırılmış kıvrımlar görülür. Bir başka figürde koyu kontur çizgileri ve biraz daha açık tonda onu takip eden hafif koyulaştırmalar figüre hacim kazandırmıştır. Sahnede görülen sandığın ışık giren tarafı ile girmeyen tarafı çok güzel ifade edilmiştir. Hacim kazandırılmış objeler ve figürler bize gerçek resmi verirler
          Atlar 4/3 dönüşlü verilebilmiştir. Yan yana 4 atın ayrı ayrı yöne bakmış olması ve göğüslerindeki 4/3 dönüş çok başarılı biçimde verilmiştir.
          HELENİSTİK DÖNEM
          İskender’in henüz hayatta olduğu yıllarda çalışmış olduğu anlaşılan NİKOMACHOS ise Sikyon Tiranı Aristratos için resim yapmıştır. Plinius’un anlatımlarına göre, Tyndereos ailesi konulu resmi ile bir quadriga içinde Nike betimlemesi sanatçının adını bildiğimiz eserleri arasındadır.